11 Mart 2012 Pazar

SOMALİ

   Somali'den açlık,yokluk,sefalet haberleri gelmeye başladığında o taa uzaklardaki insanların yaşadıklarını az-çok anlayabiliyordum...21. yüzyılda açlıktan ölen insanların dramını televizyon ekranlarından, haberlerden takip ediyordum...Acı, öfke ve daha nice duyguyu aynı anda yaşıyordum Somali adını duyduğumda...Bir haberci olarak hep gitmek, o insanların ne yaşadığını bizzat kendi gözlerimle görmek istedim. Onlara dokunmak,acılarına tanık olmak gerektiğini düşündüm.
Beklediğim fırsat nihayet ayağıma geldi. 5 Martta (2012) Türk Hava Yolları'nın başlattığı ilk seferle ben de 45 gazeteciden biri olarak Mogadişu'ya gidecektim...Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ,Tika Başkanı Serdar Çam, Yeryüzü Doktorları Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. İhsan Karaman ve pek çok sivil toplum kuruluşu yetkilisi ile birlikte 23.30'da acıların ülkesi Somali'ye hareket etttik...Sabah oranın saati ile 7.20'de, Hint Okyanusu Kıyısındaki Mogadişu Havaalanına inmiştik... Hemen toparlanıp uçaktan indiğimde, sıcak hava yüzüme çarptı... İnanılmaz bir coşku ile karşılandık..Yerel kıyafetleri ile kadınlar ve erkekler dansları ile hoşgeldiniz diyorlardı..Türkiye..Türkiye şeklinde tezahürat yapıyorlardı...Ellerinde cumhurbaşkanları Şeyh Ahmet'in fotoğrafları, kendi bayrakları yanında Türk bayrağı vardı...Buradaki tören yaklaşık iki saat sürdü...Ardından Türkiye'den gelen tüm heyetle birlikte  bizim için ayarlanmış araçlarla eğer kent diye biryer varsa! oraya hareket ettik. Yol diye birşey kalmamış. Araçlar derin çukurlara giriyor , kafamız aracın içinde heryere çarpa çarpa gidiyorduk. Bir kilometreyi almak bile inanılmaz güçtü. Bu noktadan itibaren herkes şükretmeye başlamıştı eminim...Araç şöforu yerel müziklerini açınca insanlar iyice baygınlık geçirmeye başladı.:))
Ne kadar farklıydı herşey, biz ve burada yaşayan insanların dünyaları yan-yana getirilemezdi bile...İnsanı derinden etkiliyor, vuruyor, çarpıyor, hem de ilk andan itibaren...
Güvenlik problemi had safhada, Türkiye'den gelen özel tim, oradan ayarlanan güvenlik güçleri ellerinden silahı biran olsun indirmedi...Onlar da konvoyda arkası açık araçla takip etti bizi...2-3 kilometreyi sanıyorum ancak yarım saatte aldık...Güvenlik problemi nedeni önceden nereye gideceğimiz bize bile söylenmedi. İlk gittimiz yer Kızılay'ın kampı idi...2200 çadırda yaklaşık 13 bin kişi yaşıyor burada... yürürken toz inanılmaz rahatsız ediyor. Rüzgar esiyor, tozu; terleyen bedenimize yapıştırıyor...Her adımda şükrediyorum, Allahım şükür diyorum, bir daha hiçbir şey için yakınmayacağım..Çocuklar gözüme çarpıyor, inanılmaz güzel, inanılmaz sabırlı minikler. Tek bir ağlama sesi yok, hepsi ayakta hepsi bize bakıyor, hepsi Türkiye diye bağırıyor. Söylediğimiz Türkçe kelimeleri inanılmaz güzel telafuz ediyorlar,şaşırıyoruz, elimize bakıyorlar. Bu çok acı...Hep bekliyorlar zaten,bir bekleyiş hali var Somali'de...Ellerini sonuna kadar açmış, bekliyorlar...Unuttular belki de daha önce yaşadıkları hayatı, zaten yoktu ki bir hayatları o da ayrı bir mevzu...Çok sabırlılar...Sabrın anlamını öğreneceğiniz yer gerçekten tam burası...
Burada yetimhane , cami ve çeşme açılışı yapılıyor...bir an küçük bir izdiham yaşanıyor, dönüp baktığımda oyuncak dağıtımından kaynaklandığını görüyorum. Yavrular birkaç araba, bebek için birbirlerine giriyor...Ama kimse aç değil burada, o çok sevindirici...Türkiye'ye o kadar minnettarlar ki, her hallerinden belli... Orada içimde şunu geçiriyorum zaten haber için yaptığım anonsta da diyorum ''Onlar için Türkiye herşey demek''...Oradan araçlara biniyoruz, inanılmaz terlemişiz, tozdan saçlarımız artık saç olmaktan çıkmış...ayakkabılarıma bakıyorum, tanıyamıyorum. Herkes su,su diye söylenmeye başlıyor. Dudaklarımız birbirine yapışmış...Kısa biran da olsa ,susuzluk ne demek anlıyoruz...Kızılay'ın aracından su gelince, tekrar şükrediyoruz...
Sonrasında ise Yeryüzü Doktorlarının Girişimi ile yaptırılan Şifa Hastanesi'nin açılışı için yine o bozuk yollardan geçerek şehre gidiyoruz. Araç konvoyu kaçırmamak için özel çaba sarfediyor, heran herşey gelebilir başımıza çünkü...
Hastaneye geldiğimizde nihayet eli-yüzü düzgün bir  bina görüyoruz. Bölgenin ilk asansörlü binası olacakmış tam bittiğinde. Burada herkes tuvalete gidebildiği için mutlu.Su da var...Mutlu ediyor beni burada bir hastane açılıyor oluşu. İnsanlar en temel ihtiyaçlardan yoksun..İnsan olarak kabullenmek zor...Açılışlar için oradan oraya giderken şehirden geçiyoruz, gerçekten dünyanın en güzel şehri olabilir burası, neredeyse şehrin her yerinden Hint Okyanusu görünüyor. 20-30 sene önce yapılmıs ama şimdi harabeye dönmüş evlerin bu hale gelmeden önceki halini hayal ediyorum...Zaten burada gerçek yok, hep hayaller var...Gerçek yakıcı çünkü...Diyorum ki burası dünyanın en güzel şehri olabilir. Tiyatro binasının önünden geçiyoruz, muhteşem bir bina, susuzluktan açlıktan karnı birbirine yapışmış iki keçi var tiyatro binasının merdivenlerinde...Her binanın önünde eli silahlı biri var...
Sanki dünyanın arka bahçesi burası...Herkes unutmuş burada yaşayanları.. kaderlerine terk edilmişler. Bir tane sağlam bina olmaz mı? Yok işte, yok...Bombalarla, silahlarla delik deşik edilmişler... Tüm zenginler ülkeyi terk etmiş. Geriye fakirler kalmış, onlar da bekliyorlar... Öyle anlaşılıyor ki bir taraftan da alışmışlar yaşadıklarına, başka bir dünya olduğunu biliyor mı gerçekten merak ediyorum.
Yolda bir iki kadın sürücü görüyorum. Bu beni mutlu ediyor herşeye rağmen...
Jet hızıyla akşam 17.00'ye kadar oradan oraya gidiyoruz..Orada gördüklerim Türkiye'ye dönünce beni daha çok etkiliyor, burada herşey normale dönünce.. Sıcak, uykusuzluk, ter, toz duman  derin düşünmene izin vermiyor. Kendi derdine düşüyorsun çünkü...
Tek bildiğim biran önce Somali bundan kurtulmalı...Çocuklar tüm dünya çocukları gibi en temel haklara sahip olmalı...Kadınlar aynı şekilde...Buna izin verilecek mi? ne kadar sürecek normale dönmeleri bilmiyorum.. Ama 30 sene süren bir iç savaş olabilir mi? Benim aklım hayalim almıyor...O kadar güzel bir kent nasıl açlıkla karşı karşıya gelir anlayamıyorum. Hint Okyanusu'ndan envai çeşit balık çıkıyormuş ama buradaki halk haram olduğu gerekçesi ile balık yemiyor...Bazı şeyleri anlamak zor, benim beynim almıyor en azından...Tek duam kimse böylesine temel ihtiyaçlarından bile yoksun hale gelmesin...Somali normale dönsün....



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder