12 Mart 2012 Pazartesi

BİR KEDİNİN ÖLÜMÜ...

Maya, dünya tatlısı 2 yaşında dişi bir tekirdi (öyle sanıyorum)...Bir kere bile tırnaklarını yerinden çıkardığına şahit olmadık. Sabah erken saatte o an kimin yanındaysa yüzünü yalayarak uyandırmaya çalışan bir melekti o...Evde (annem ve kızkardeşlerimin yaşadığı ev) yaşayan 4 kediden biriydi kuzum. Sokakta yaşayan iki  kedi de hava soğuksa  eve  misafir oluyor zaman zaman...
Kızkardeşim ,geçtiğimiz perşembe günü Maya'nın durgunlaştığı için babam tarafından veterinere götürdüğünü söyledi. Hayvancağız halsiz bir şekilde yatıyormuş ara koridorda. Neyse veterinerde anlaşıldı ki hayvan enfeksiyon olmuş. Akciğerleri olduğu gibi enfeksiyona teslim olmuş. Küçük kuzu cuma akşama kadar dayanabildi. Şimdiye kadar tecrübelerimizden şu ortaya çıkıyor ki, kedide enfeksiyon olmuşsa ölmüş demektir.Şimdiye kadar iyileşnini görmedim. Veterinerlerin yetersizliğindem mi, kedi hastalıkları tam bilinmediğinden mi nedendir bilmiyorum hayvanlar bir günde gidiveriyor...
Hayvanlara karşı her geçen gün biraz daha fazla merhamet duyuyorum.. Dışarda gördügüm bir sokak köpeğinin bakışı günlerce aklımdan çıkmayabiliyor. Sanki içini okuyorum hayvanın. Çaresizliğini, kimsesizliğini ,ilgisizliğini yüzünden, o muhteşem gözlerinden anlıyorum.Birşey yapamamak daha da mutsuz ediyor. Sokaklarda sahipsiz hayvan görmeye devam ettikçe ,  mutsuz olmaya devam edeceğim. Sabah yine Kadıköy Vapur İskelesi'nde yağmur yağarken gördüğüm soğuktan titreyen köpek hala aklımda...
. Hayvanlar insanların merhametine emanet edilmiş varlıklar. Dertlerini sıkıntılarını ifade edemiyorlar , en çok bu durum benim içimi parçalıyor.Her birinde ne sırlar gizli kimse bilemez.
Hayvanları küçümsemeyin...
Bir kedinin ölümünü hele hiç  küçümsemeyin.Hayatı yeniden sorgulatır size. Dünyanın gelip geçici, hayatın birgün bitici olduğunu yüzünüze çarpar ve gidiverirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder